Voith VIAB Farklı Bir Sürüş Tecrübesi Sunuyor

Voith yenilikçi teknolojisi VIAB’ı Türkiye’den gelen basın mensuplarına Almanya’nın Hannover kentinde 66. Kez düzenlenen IAA Ticari Araçlar Fuarındaki standında tanıttı.

VIAB hakkındaki sunumun ardından fuar alanının yakınında bulunan ve aktif olarak faaliyet gösteren bir hafriyat sahasında bu yenilikçi teknolojiyi deneme fırsatı bulduk.

Voith’in en özel ürünlerinden olan VIAB Turbo Retarder Kavrama, tek bir gövde içerisinde turbo kavrama ve retarder ürünlerini aynı anda sunuyor. VIAB sayesinde zorlu arazi koşulları ve 250 tona kadar yüklerde herhangi bir aşınma olmaksızın kalkış, frenleme ve çok hassas ve yavaş manevralar mümkün oluyor. Sistem rakip tork konvertörlü kavrama sistemleriyle kıyaslandığında kompaktlığı, hafifliği ve verimliliğiyle öne çıkıyor. Tam yük altında, yoğun manevralar, engebeli araziler ve aşırı eğimlerde dur-kalk manevraları gerçekleştirirken VIAB sayesinde sistemde aşırı ısınma kaynaklı problemlerin önüne geçilebiliyor. Güçlü kalkışın yanısıra VIAB, güvenli frenlemeyi de sağlıyor.

i_DSC_8672

Turbo Retarder Kavrama, sektörde normalde birbirinden ayrı olarak görülen iki konseptin birlikte başarıyla çalıştığı bir ürün olarak görülebilir. Sistem kalkışlarda ve yavaşlamalarda hidrodinamiğin avantajları ile mekanik yürüyen aksamın yüksek verimliliğini bir arada sunuyor. Sürüş konforunu da arttıran VIAB sarsıntıları azaltıyor ve farklı bir sürüş deneyimi yaşatıyor. Sadece retarder kolunu çekerek aracın güvenli ve aşınmasız bir şekilde yavaşlamasını sağlayabilirsiniz. Verimlilik, sürdürülebilirlik ve yakıt ekonomisi sağlayan bu özel ürün şu an için Mercedes-Benz Arocs İnşaat kamyonlarında ve Actros SLT Çekici kamyonlarında bulunabiliyor. Mercedes-Benz, bu yenilikçi ürünün geliştirilmesi sırasında sağladığı katkılardan ötürü ürün araç üreticilerine sunulurken öncelik tanınmış.

VIAB’ın pazarlamasından sorumlu yönetici Hans-Günter Böhm, bizlere bu yenilikçi ürün hakkında bilgi verdi. VIAB’ın özel ve benzersiz bir teknoloji olduğunu söyleyen Böhm, kompakt yapısıyla rakipsiz olduğunu söylüyor. VIAB’ın pazarda muadili olabilecek bir tek ürün olduğunu ve VIAB’ın kompakt yapısı ve rakibinden hafif olması nedenleriyle daha önde olduğunu söylüyor.

Test sürüşü yapma imkanı bulduğumuz VIAB ünitesi Mercedes-Benz’in Arocs kamyonları üzerinde bulunuyordu. Test alanında iki kamyon vardı. Kamyonlar dingil yapısı ve yasal sınırlamalar doğrultusunda 37 ve 39 ton olarak yüklenmişti. Gerçek yük ve gerçek iş sahasında test sürüşümüzü yaptık.

Bülent Arslan - Hans-Günter Böhm - Hüseyin Vatansever - Evren Aybars
Bülent Arslan – Hans-Günter Böhm – Hüseyin Vatansever – Evren Aybars

‘VIAB anlatılmaz, yaşanır’

VIAB hakkında ne anlatılırsa anlatılsın sürüş deneyimi ile desteklemeden faydasını anlamak çok zor. Mutlaka bir kez denemek ve sürücünün işini nasıl kolaylaştırdığını görmek gerekiyor. Ben de sizleri bu yazıda teknik detaylara boğmadan, sürüş tecrübesi üzerinden anlatmak istiyorum. Çünkü VIAB değişik bir sürüş deneyimi yaşatan bir ürün…

Böyle dedikten sonra benim ne kadar iyi bir kamyon sürücüsü olduğumu sorgulayabilirsiniz. Açıkça söyleyeyim. D Sınıfı Ehliyetim var fakat yeterli deneyimim yok. Hele ki yol dışı koşullarda, yüzde 70’e varan bir eğime sahip hafriyat sahasında 39 tonluk bir inşaat kamyonunu kullanacak tecrübeyi edinme şansım hiç olmadı.

“Ben belki de görebileceğiniz en kötü kamyon sürücüsüyüm. Uyarırım, isterseniz siz kullanın” dedim direksiyona geçerken Holger Hoca’ya… “Ehliyetin var mı” diye sorarak cevap verdi ve ben de D sınıfı ehliyetim olduğunu söyledim. Gülümseyerek “Tamam, hadi sen kullan” dedi. Holger bana VIAB’ın nasıl çalıştığını anlatmak ve yönlendirmek üzere kamyondaydı ve sadece yanımda oturdu. Ben de uyarmış olmanın verdiği gönül rahatlığı ile kamyonu çalıştırdım.

Motor çalıştıktan sonra bir süre VIAB’ın hidrolik yağ haznesinin dolmasını bekledik. Motor ve şanzıman arasında yer alan VIAB, kalkış sırasında debriyajı kapatmadan, motorun hareketini birbirine yanaşık iki türbin pervanesinin arasına hidrolik yağ sıkıştırarak şanzımana doğru aktarıyor. Şanzıman, ve bu sayede kamyon, hareket etmeye başlıyor, kuru debriyaj için güvenli bir hıza ulaşılana kadar debriyaj balatası kapatılmıyor. Güvenli hıza gelindiğindeyse debriyaj kapanıyor ve VIAB’ın içerisindeki yağ boşaltılıyor. Retarder fonksiyonu için ise, VIAB üzerinde yer alan fren balataları kapatılarak şanzıman tarafındaki türbin pervanesi sabit hale getiriliyor ve yine hidrolik yağ devreye giriyor, böylece sistem birincil retarder görevi görüyor. Devredeki hidrolik yağın miktarı ayarlanarak, retarder kademeleri verilebiliyor. Yol sürüşü gibi VIAB’a ihtiyaç duymadığınız durumlarda devreyi boşaltarak kullanabiliyorsunuz. Sistem boşta çalışıyor ve herhangi bir etki altında kalmıyor.

Sadece gaz pedalı yeterli oluyor

Tekrar sürüş deneyimime dönecek olursam kamyon ile 50 metre gitmeden hemen frene bastım. Kötü bir alışkanlık nedeniyle emniyet kemerini takmayı unuttuğumu fark ettim. Hemen el frenini çektim ve vitesi boşa aldım. Kemeri taktıktan sonra yokuş yukarı durduğumu fark ettim. Şimdi 39 tonluk bir kamyonu rampa çıkarken çalıştırmam gerekecekti. Yokuş kalkış desteğine güvenerek frenden çektiğim ayağımı gaz pedalına sonuna kadar bastım. Yokuşta kalmak da vardı. Kullandığımız araç otomatik vitesliydi. Hele ki manuel vites olsaydı herhalde benim gibi bir sürücü debriyajı bayağı yıpratırdı. Hatta arızalanmasına neden olabilirdi.

Sürüşün ilerleyen aşamasında aynı manevrayı VIAB ile nasıl gerçekleştireceğimi Holger’in yönlendirmesi ile öğrendim. Rampada durabilmek için ayağınızı gaz pedalından yavaşça çekmek yeterli. Kamyon sorunsuz şekilde duruyor. Geri gitmesini istiyorsanız gaz pedalını yine biraz daha bırakmanız yeterli. Durmak için yine gaza basabilirsiniz, dururken de gaza basarak ileriye doğru hareket edebiliyorsunuz. Emniyet kemerini takmak için durduğumda aracı yeniden kaldırmak için yaptığım her şey gereksizmiş meğer. Sadece gaz pedalı ile 39 tonluk bu araç kolayca kontrol edilebiliyormuş. VIAB ile kavramanın nasıl yapıldığını anlarsanız bu koca kamyonu kontrol etmek çok kolay bir hal alıyor.

Aracı kontrol etmek VIAB ile daha kolay

Belki de bu sistemin en büyük avantajı bu. Kamyon sürücüsünün yetişmesi için beklemenize gerek kalmıyor. Ayrıca usta şoför bulmanın ne kadar zor olduğunu bilen bilir. Ben de sürüş tecrübemin az olmasını bu nedenle vurguladım. VIAB gibi sürücüyü destekleyen bir sisteme kolaylıkla alışıyorsunuz ve böyle bir deneyimden sonra birkaç gün içinde tam verimle çalışabileceğinize inanıyorsunuz. Diğer yandan zorlu kalkışlarda VIAB devreye girerek debriyajın üstündeki baskıyı azaltıyor; sürtünme yüzeylerinin aşınmasını ve ısınmasını önlüyor. Böylece bakım aralıkları azalırken arıza nedeniyle kamyonun devre dışı kalması da önleniyor.

Bu konu ile ilgili olarak Hans Günter Böhm benimle şu örneği paylaştı: “İş sahasında kamyonun debriyajında bir arıza çıkması hem aracın yüklü bir tamir masrafı çıkarması hem de işin aksaması anlamına geliyor. Bu nedenle araç sahibi düzeyindeki küçük işletmeler bir kamyon ile halledebilecekleri iş için sahaya iki kamyonla gidiyorlar. Eğer bir şanzıman arızası çıkacak olursa yedek kamyon ile işin aksamasını önlemeyi düşünüyorlar. Test sürüşlerimizde VIAB’ın nasıl çalıştığını gördükten sonra böyle bir kamyon istediklerini, fiyat farkını umursamadıklarını söylüyorlar. Çünkü VIAB olan bir kamyon varken yedek bir kamyona ihtiyaçları olmayacak.”

Artan manevra gücü ile hassas operasyonlar yürütülebiliyor

VIAB aynı zamanda aşağıya doğru eğimli arazilerde, yokuş inişlerinde de sürücüyü destekliyor. Bu durumlarda sistem birincil retarder olarak işlev görüyor. Daha sonra gerektiğinde retarderin diğer kademeleri de devreye alınıyor. Böylece frenler daha az aşınıyor ve daha az ısınıyor. Frenlerin aşırı ısınması sonucu ortaya çıkabilecek olumsuz durumların önlenmesinin yanısıra kullanım ömrü uzuyor ve servis aralığı da artıyor. VIAB ağır yük kamyonlarında ve yol dışı zorlu koşullarda düşük hızla gitmek ve manevra yapmak konusundan da yardımcı oluyor. Böylece hassas manevralar daha başarılı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Bu konuyu daha iyi açıklamak için özel yüklerin taşınmasını hayalinizde canlandırabilirsiniz. Low-bed ile yapılan taşımalarda zaman zaman karayolu şartlarını zorlayan hacim ve ağırlığa sahip yükler özel izinlerle belirli zaman aralıklarında taşınabiliyor. Hans-Günter Böhm bu konuda bana Airbus operasyonunu örnek verdi. Uçak gövdelerinin taşınması ancak trafiğin sakin olduğu gece saatlerinde yapılabiliyor. Böyle bir taşıma sırasında en ufak bir araç arızası büyük sorunlara yol açabilir. Hem taşınan yük pahalı hem de zaman kaybına tahammül yok. Ayrıca manevra yaparken taşınan yükün zarar görmesi de bir başka tehlike. Çünkü uçak gövdesi ve kanatları örneğinde olduğu gibi yük, karayollarında taşınmasına alışık olunan diğer yüklerden daha uzun. Böyle düşük hızlı durumlarda hassas manevralar yapabilmek VIAB ile daha kolay oluyor.

Son olarak VIAB ile ilgili olarak kendi deneyimimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim. Sistem debriyajın aşınmasını önlemesi bakımından çok yararlı. Aynı zamanda motorun gücünü etkili bir şekilde aktardığı için kalkış sırasında devrin yükselmesini önlüyor. Yakıt tüketimini azaltıyor. Sürüşü basitleştiriyor ve sürücüyü oyalayacak pek çok etkeni devre dışı bırakıyor. Deneme sürüşünü tamamladıktan sonra şunu düşündüm: “VIAB ile lunaparkta çarpışan otomobil kullanmaktan başka bir deneyimi olmayan biri bile bu kamyonu kullanabilir.” Ayrıca sürüş uzmanı Holger Hocamdan sürüşümü değerlendirmemi istediğimde gayet iyi olduğumu söyledi.

Bunları da beğenebilirsin