Aktaş Holding “Dijital Marka ve Pazarlama ile Liderlik”e oynuyor

Sami Erol – Aktaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı

Otomotiv sektöründe uzun yıllara dayanan bir tecrübeye sahipsiniz. Aktaş Holding’in faaliyet alanlarından kısaca bahseder misiniz?

1938 yılında temelleri atılan şirketimiz Aktaş Holding, hava süspansiyon sistemleri sektöründe Türkiye’de lider, dünyada da ilk üç firma arasında yer almaktadır. Aktaş Holding olarak; ulaştırma, yapı, yeşil enerji ve endüstriyel ürünler gibi ana faaliyet gruplarıyla birlikte, savunma sanayine ve raylı sistemlere yönelik olarak da özel üretimler gerçekleştiriyoruz.

Dünya ölçeğindeki şirketlerimiz, şu anda 3 tanesi yurt dışında olmak üzere toplamda 7 fabrikadan oluşuyor. Yalnızca Ulaşım Grubu’nda yıllık küresel düzeydeki üretim hacmimiz, 3 milyon adet seviyesinde gerçekleşmektedir. Bunun dışında, Yapı Grubu’muzda yer alan ve su yalıtım çözümleri sunan Lineflex markamız, EPDM membran üretiminde ülkemizde pazar lideri konumunda…

Ek olarak, 2016 yılı başında yeni üretim tesislerimizle birlikte devreye aldığımız, ileri teknolojiyle üretilen Powertech markalı, endüstriyel hortum üretimlerimize de hızla devam ediyoruz. Ayrıca şirketimiz, yenilenebilir enerji kaynaklarının araştırılıp geliştirilmesi noktasında da önemli çalışmalar yürütmektedir.

Genel çalışma alanı olarak baktığınızda cironuzun ve satışlarınızın ağırlıklı olduğu noktalar neresi? Yurt için ve yurt dışı ağırlık nasıl?

Sürdürülebilir başarı odaklı çalışmalarımız neticesinde, dünyanın her noktasında ‘küresel güven, yerel samimiyet’ bilinciyle hareket ederek, içerisinde yaşadığımız topluma değer katacak çalışmalar gerçekleştirme gayretindeyiz. Bu doğrultuda ağırlıklı olarak yurt dışına yönelik ihracat modelini benimsemiş durumdayız. Bu kapsamda Aktaş Holding olarak tüm markalarımızla, toplam üretim kapasitemizin %75-80’ini, 6 kıtayı kapsayacak şekilde, 100’ün üzerinde ülkeye doğrudan ihraç ediyoruz. Bugün gelinen noktada, Amerika Birleşik Devletleri’nden Brezilya’ya, Almanya’dan Çin’e kadar, küresel arenada dünyanın her noktasında katma değeri yüksek, nitelikli ve çevreci ürünlerimiz yer almaktadır.

DCIM101GOPRO

Ar-Ge yatırımlarınız ne düzeyde? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında genel bilgi verir misiniz?

Aktaş Holding olarak, sektöre ve ülkemize yüksek katma değer sağlamak adına özellikle Ar-Ge ve ihracat odaklı üretim modelini benimsemiş durumdayız. Nitekim kurulduğumuz günden bu yana sürekli gelişim ve dönüşüm stratejilerimiz çerçevesinde, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerini çok önemsiyoruz. Bu kapsamda, her yıl mevcut ciromuzdan yüzde 3-4 seviyesinde payı, Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına ayırıyoruz. Hedefimiz, kısa vadede bu

payı yüzde 5’ler seviyesine çıkarmaktır. İnovatif düşünceyle hareket eden şirketimiz, kurulduğu günden bu yana sürdürülebilirliği olan başarıyı önceleyerek, küresel müşteri analizleri doğrultusunda çağın beklentilerine uygun, verimlilik esaslı ve kaliteli ürünler üretme gayretindedir. Özellikle endüstri 4.0’a uyum çalışmalarımız kapsamında, dijital dönüşüm ve küresel düzeyde markalaşma çalışmalarına ağırlık vermiş durumdayız. Bu çerçevede Turquality kapsamındaki markamız olan Airtech başta olmak üzere, tüm markalarımız için stratejik bir yön belirleme toplantısı gerçekleştirerek, küresel bir yapılanma çalışması başlattık.

Küresel düzeyde markalaşma vizyonumuz doğrultusunda da şirketin 2017 temasını “Dijital Marka ve Pazarlama ile Liderlik” olarak belirledik. Tüm bunlara ek olarak, patent ve faydalı model çalışmalarına büyük önem vermekteyiz. Bu doğrultuda toplamda yaklaşık 90 adet patentimiz, 15 faydalı model, 3 uluslararası patent, 1 ülkesel patent başvurusu ile dünya ortalamaları ölçeğinde başvurumuz bulunuyor. Her yıl da en az 10 adet patent başvurusu gerçekleştiriyoruz.

Otomotiv sektörü Automechanica İstanbul Fuarı’nda bir araya geliyor. Fuara özel bir çalışma ya da yeniliğiniz mevcut mudur?

Sektörün dünya ölçeğinde, tek bir çatı altında bir araya geldiği en büyük organizasyonların başında gelen Automechanika Fuarı’na, Aktaş Holding olarak her yıl düzenli olarak iştirak ediyoruz. İleri teknolojiyle geliştirdiğimiz katma değerli ve çevreci ürünlerimizi, bu tip ‘vitrin’ gözüyle baktığımız platformlarda, ‘Türk markası’ gururuyla dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerimizin beğenisine sunma gayretindeyiz. Bu anlamda, geniş yelpazedeki ürün grubumuza dâhil ettiğimiz yenilikçi birçok ürünümüzü de Automechanika Istanbul 2017 Fuarı’nda standımızı ziyaret eden misafirlerimize tanıtma imkânı bulduk. Özellikle küresel düzeyde sektörün en çok bilinen ve yaygın şekilde kullanılan markası Airtech’in dışında, 2016 yılıyla birlikte son teknoloji ile geliştirdiğimiz Powertech markalı endüstriyel hortumlarımızın da ziyaretçilerden büyük ilgi gördüğünü söyleyebilirim.

Automechanica İstanbul Fuarı’nın otomotiv sektörüne etkileri hakkındaki noktalar nelerdir?

Otomotiv endüstrisi açısından ‘sektörün buluşma noktası’ olarak tanımayabileceğimiz Automechanika Istanbul Fuarı, otomotiv endüstrisindeki yenilikleri ziyaretçilerin beğenisine sunma anlamında çok önemli bir işleve sahip. Geçtiğimiz yıl 40 binin üzerinde ziyaretçi ağırlayan Automechanika Istanbul, organizasyonun başladığı ilk tarihten bu yana sürekli artan bir grafikle, ziyaretçi, katılımcı firma ve ortaya çıkardığı katma değer açısından büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Tabi ülkemizin de mevcut jeopolitik konumunun getirdiği avantajlardan ötürü, çevre ülke pazarlarına yatırım yapmayı hedefleyen tüm firmalar açısından ciddi bir ticaret platformu olarak öne çıkmaktadır. Aktaş Holding olarak biz de Automechanika Istanbul Fuarı’na her yıl düzenli olarak katılmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz.

2016 yılı otomotiv sektörü açısından finansal performans, teknoloji ve inovasyon anlamında nasıl geçti? 2017 yılı için genel beklentileriniz nasıl?

Geride bıraktığımız 2016 yılı, dünya ölçeğinde yaşanan jeopolitik riskler, finansal ve ekonomik belirsizliklerden ötürü yalnızca otomotiv sektörü açısından değil, diğer tüm sektörler açısından da oldukça zorlu geçti. Tabi bütünsel olarak ele aldığımızda, otomotiv ana sanayi ve yan sanayinin ülkemizin ihracatı anlamında, 25 milyar dolar seviyesinde çok ciddi bir ekonomik güce sahip olduğunu görüyoruz. Yanı sıra, ülkemizin özellikle son yıllarda hemen her alanda yaşadığı hızlı büyüme sürecinin, sektörel düzeyde de farklı alanlarda kendini hissettirdiğini söylememiz de mümkün. Kuşkusuz küresel düzeydeki pazarlarda başarıya ulaşabilmek için Ar-Ge odaklı farklılaşabilmek ve sektöre yeni kazanımlar sunabilmek gerekiyor. Son yıllarda sıkça gördüğümüz teknolojiye ve Ar-Ge&inovasyona yönelik yatırımların, önümüzdeki süreçlerde çok daha fazla yaygınlaşacağına inanıyorum.

Bu anlamda özellikle teknoloji gelişim merkezlerinin sayısının artırılması, teknoloji transfer ofislerine ağırlık verilmesi ve Ar-Ge için teşvik sisteminin daha da yükseltilmesi, firmaları Ar-Ge faaliyetleri konusunda daha etkin ve pozitif adımlar atmasını sağlayabilir.

Aktaş Holding olarak da küresel ölçekte yaşanan zorluklara rağmen şirketimiz başarılı geçen 2016 yılının ardından, 2017 yılının da ilk çeyrek verilerine göre beklentilerimiz ve hedeflerimiz ölçeğinde ilerlediğini söyleyebilirim.

 

Bunları da beğenebilirsin